19 Mayıs 2012 Cumartesi

Sisteme Çok-Sesli Küfürler VI


'Sadece kötülerin nefret dolu sözleri ve hareketleri için değil,
iyilerin dehşet verici sessizliğinden ötürü de
bu nesil pişmanlık duymalı.'
Martin Luther King


Biz birbirine benzer rahim ağzından düşmüş,
fakat kıçında "farklı" ebelerin tokat izlerini taşıyan çocuklardık.
Tanrı katında bağışlanamaz tek suçumuz buydu!



Çekmecelerinde model saklayan kadınlara ait
çanta fantazilerinden arda kalan
korkunç molozdu bu şehir.
Düzen sarhoşu sokaklarında
her gece bir hahamı kurşuna dizmek kesmez bizi albayım deyip,
ardından ödül çıkarmak ölü getirene
bu şehirde tanrının en büyük yeminiydi.
Şeytanın "sağ" ayağından plase bir vahiy de olabilir istenildiğinde.
Bir kalp kapakçığı getirene
"taraf"tar forması hediye!


Diyarbakır'a Amed dedik
Nevruz'a Newroz.
Vuracaklar bizi!
Kıracaklar, evet kıracaklar en C.E yanımızı!



Ahmet abi
Şimdi tam sırası değil mi?
"Ne Diyarbakır anladı beni ne de sen
Oysa ne çok sevdim ikinizi de bilsen."



Oyy.. Ahmet abi!
Bizim nefesimiz kefenlenmiş.
Ve hala gösterilmiyor hiçbir haritada asimilasyon belediyesi.
Ki çalışıyor,
büyük şehir çok çalışıyor!



Direnmek bir nevi gettodur deyip
Türkçe bilmeyen, vasıfsız elemanlar sakladım
gezegenin hal bilmez kümesinde.


Vuracaklar bizi!
Eğer ölürsek tanrım,
kadavralarımızı memleketimiz olan dağlarda
girişi ücretsiz olarak sergilersin.
Ve sistem, illa doğrudan size de bir şey söylemem gerekirse:

- Kırdığınız tüm kollar, size girsin! 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder