20 Mayıs 2012 Pazar

Deliler Kanatlarından Vurulur Amelié


Çatlamış dudaklarına dokunarak başlıyorum yine her duaya,
ne zaman aralarından sızıp düş dolu bir geceye düşmek istediysem de
ya adabı bozluluyordu kızıl gecenin
ya da meleğin göğsündeki iri tümör
göç yollarını gösteriyordu tanrıya.

Ki biz daha Babil'in asma bahçelerine dalıp ham düşler, tarifsiz aşklar toplayacaktık.
Kim kovdu açlığına konan serçeyi?
Şimdi "iyi çocuktu" denerek anılmaya devam ediyor,
Babil’in aklındaki son yeniçeri.
Meleğin göğsündeki kutsal tümör
terkedilmiş şatomun penceresinden sonsuza sarkan Rapunzel'in huzuru için uygun görüyor
kudretiyle yakan, beyaz atlı bir mermeri.

Ben dün gece o yük vagonuna tüm sırlarımı icra edip
kendinden başka hiçbir çocuğu güldüremeyen palyaçonun gamzelerinde
hâlâ canlı bir yanlarını aradım.
Hâlâ gülebiliyorduk, ne güzel!
Ben dün gece o yük vagonunda
son sevgilime mektuplar yazdım;

"Bindiğin minibüste otomatik kapı çalışırken sakın basamakta durup beni düşünmeye kalkma. O kapı kutsal bir cin giyinip seni çarpmadan önce; birikmiş ev kiraları ve bir kaç birikmiş faturayı son meleğe kilitlemiş olmanın sevinciyle, çoktan pılımı pırtımı toplayıp, düşüncenden çok daha fiyakalı bir dişi düşünceye taşınmış olacağım."


Meleğin göğsünde kutsal tümör
ve ona saplı bir yeniçeri süngüsü.
Şimdi beni iyi dinleyin abiler, ablalar;
devrik bir cümlenin içinde aranan çatısız filler gibi koyu bir tezata gebe bu özne olma güdüsü.
Bu ünlem
Bu, bahar.


En yakın hastanenin çok uzağında doğurmasaydı eğer beni annem inanın,
kendi yarıklarıma özlemden tampon yapmasını öğrenir
sırlarımı bilet niyetine anlatmazdım o vagona.
Benim ceseti güzel sevgilim
ben aslında mezarının başında okuyabileceğim yeni bir dua öğretsinler diye yattım o kadınlarla.
Şimdi toprağına sığınıp hepsinden özür dilerim.


Meleğin göğsünden Allah'a yükselen kutsal tümör
ahbab kılacak yine bu gece koca şehri sancılarla.

...

"Unut O'nu evlat" diye yazdı reçeteme doktor:
Sabah,öğlen,akşam; aşk karınla. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder