21 Temmuz 2012 Cumartesi

Rönesans Papatyası


yürüyorsun upuzun sessizliğinde ellerimin
tanınmaz hale gelmiş bir ağıt bu göğsümde ağlayan.
bu özlemek ki ikimize de yeter
bu acı ki kendimin;
bir evin yıkılması gibi üzerine bir ailenin
bir papatyanın devrilmesi gibi üzerine bir arının

beni çok üzdüğünü bilmeni isterim.


aklımda kalacak kadar zamanı olmuyor gözlerinin.
ne çok şey kaybettik hiçbir yara almadığımız savaşlarda
dudaklarım bir teselli ikramiyesidir belkide bu yüzden sana.
üfeleyerek mor bir zerdalinin denize açılan sırtını
kırlangıç ölülerine basarak istersen çıplak ayakla,
adımı, alnımı ve kalbimi
ve kalbimi sana bırakıp giderim.

posta arabası devrilmiş bir atın derin-derin hüznüyle
beni çok üzdüğünü bilmeni isterim.


yürüyorsun upuzun sessizliğinde ellerimin
kalbimin bomboş midesiyle
uyuya kalır gibi en güzel yerinde seni özlemenin
adına şiirler yazdım
adına şekerler, meyveler dağıttım.
seni sevmenin bacakları güzel
seni sevmenin gözleri...


kötülüklerle dolu bu dünyadan korumak için seni
üzerine her şeyimle kapanmış bir kapıyım.
sürekli senden yana tekmelenmiş,
senden yana gururu aşağılanmış.
söz akmıyor insandan dili donduğunda
başımızın üzerinde yeri var - söz bulutu.
ve Sylvester, bütün anahtarları yine yuttu...

mutluluğun denize kayısı olmalı senin
çekiyorsa canım tükeniyorsa ciğerim...

beni çok üzdüğünü bilmeni isterim.

14 Temmuz 2012 Cumartesi

George Orwell 1984 ve AKP

"Miting anayasal bir haktır" dedikten sonra bunu yapanlara kurşun ve gaz bombası ile saldırmak

Kadını istismar eden Müslüman düşünce sisteminde bunu kabul etmeyip 'cennet annelerin ayakları altındadır' diyerek karşılık veren idarecilerin kadını döven polisleri daha yüksek mevkilere ataması, eşlerini öldürenlere sürekli hafifletici sebeler uydurup az ya da hiç ceza verilmemesi, tecavüz edenlerin değil tecavüze uğrayanın suçlu bulunması,

"Parti kapatmak demokratik değil, biz buna karşıyız" diyerek gözümüzün içine baka baka kck başlığı altında BDP'ya karşı uygulanan tasfiye, gücünü kırma ve modern kapatma uygulamaları

İsrail tanklarına sapanlarla taş atarak karşılık vermeye çalışan çocukları göz yaşları içinde alkışlayıp Güneydoğu'da ki silahlı polislere karşı taş ile direnen çocukları terörist başlığı altında değerlendirip bir yerinden yasalar uydurarak gençliklerini değil, çocukluklarını elden alan hapis cezaları uygulamak

"Eskiden Kürtçe konuşmak bile suçtu. Biz Kürtçe kurslar açtık. Kürtçe tv kanalı çıkardık. Kürtçeyi seçmeli ders yaptık " diyen başbakanın olduğu bir ülkede Kürtçe savunma talebinin "bilinmeyen dil, olmayan dil" gerekçeleriyle kabul edilmemesi ve hâlâ birilerinin kalkıp bilinmeyen bir dilin kursu, kanalı ve dersi nasıl oluyor diye o başbakana sormaması


"Parasız eğitim istiyoruz" diyen öğrencilerin akılalmaz, vicdanalmaz bir şekilde yıllarca içeride tutulması, puşi takan öğrenci hakkında bunun suç sayılması bir yana, cinayet işleyen birine nazaran daha fazla hapis cezası istenmesi


Milletvkili dokunulmazlığını her dönem saçma bulup kaldıracaklarını söyleyenlerin bunu hiçbir zaman gündeme almamaları ve nedense bu dokunulmazlığın BDPli vekiller için herhangi bir geçerliliğinin olmaması


Van'da meydana gelen deprem sonrası sosyal medyada hayvani duygularla ortaya çıkan "iyi oldu, hoş oldu, Kürtlere ölüm" elektriklenmesine hükümetin de dolaylı yoldan değil doğrudan uyup üzerinden bunca zaman geçmesine rağmen hâlâ mağduriyeti giderememiş olmasına aldırış etmeden Suriye'den kaçan insanlar için çok kısa bir süre içinde mükemmel konteynırlar hazırlaması ve "duble yol" ayağı


Hiçbir kanunu nizamı bilmeyen sıradan bir insanın bile bu işte örgüt var dediği Hrant Dink cinayetinde savcının kalkıp "benim de vicdanım sızlıyor örgüt var ama delil yok" demesi ve medyanın bunu AKPnin hazırladığı metinlerle servis etmesi – Ogün Samast ile hatıra fotoğrafı çektiren polis memurunun terfisi sonucu cumhurbaşakının buna "kızması" "yüreğim el vermiyor" (yerseniz) diyerek farklı bir bölüme terfisini istemesi -

Başbakanın otobüsünü taşladılar diye Hopa'da ciddi anlamda bir devlet terörü estirip bir çok genci içeri alıp; savcının hazırladığı iddianemede "Evlerinde yapılan arama sonucu bir adet kırık kırmızı şemsiye ve nüükler enerjiye hayır broşürü bulundu" gerekçesiyle terör örgütü üyesi olmakla suçlayıp "bu örgütün adı ne peki" diye soranlara savcının verdiği ağlanacak "gizli örgüt" cevabı




RedHack'la mücadele konusunda çaresiz kalıp en sonunda yüzünü görmedikleri, yerini bilmedikleri, insan öldürmemiş, hırsızlık yapmamış, kimseye tecavüz etmemiş en önemlisi sanal bir oluşumu "orak çekiçten oluşan bir logosu ve bir manifestoya sahip olmasından dolayı terör örgütü" sayarak dünyadaki ilk sanal terör örgütünü varetmiş olmak


Suriye tarafından düşürülen uçakla ilgili günlerce süren tartışma programları, günlerce medyada cereyan eden "savaş" çığlıklarını her açıdan en ufak noktasına kadar irdeleyen hükümet ve medyanın ve hukukun Roboski katliamı ile ilgili olarak yarım yılı geçmiş olmasına rağmen en ufak bir sesinin çıkmaması ve bunu gizli gizli örtbas etme çabaları – yarım yıldan fazla bir süre geçmiş olmasına rağmen 35 kişiyi öldürenlerin değil sadece valiyi dövenlerin suçlu bulunup hakim karşısına çıkarılmış olmaları


"ülkede bürokrasi sorunu var" dedikten sonra kadrolaşma işini cemaat içinden öğrenci seçecek şekilde son sürat sürdüren hükümetin binlerce gencin umudu olan KPSS sınavını dalga geçer gibi sürekli "temiz" diyerek sabote etmesi ve başbakanın konutunda başbakan ile görüştükten sonra AKP adına çalışmaya başlayan medyanın bunu sürekli gizlemeye çalışması ya da hiç haberini bile yapmaması.


6-7 polisin tekme tokat dövdükleri kişilerden şikayetçi olması ve hastaneden kendileri için aldıkları aldıkları "parmağında incinme var, kolunda çizik oluşmuş" raporları doğrultusunda ilk davanın dövülen kişilere açılması


4 kişilik bir ailenin açlık sınırı bin 40 lira 22 kuruş, yoksulluk sınırı ise 2 bin 787 lira 95 kuruş (haziran 2012 rakamları) olduğu bir düzende hâlâ kimsenin kalkıp 701,44 TL lik asgari ücretle 1 ay nasıl geçinilir diye başbakana ve cumhurbaşkanına sormaması(başbakan canlı yayınlara çıkıyor, gazetecilerin sorularını yanıtlıyor ama soran yok. Cumhurbaşkanı internet üzerinden kendisine soru sorulması için sayfa açtırıyor ve insanlar akşam ne yersiniz, parfümünüzün markası ne, alışverşe çıkar mısınız diye soruyor. Cumhurbaşkanı bunları hep cevaplıyor. Bizzat kendim hasta tutuklular için sorduğum hiçbir soruya cevap alamamıştım.) ya da milyonlarca çalışanın bunun için sokağa dökülmemesi


Eskiden DGMler vardı. İşi sosyalistleri yargılamak olan bu mahkemeyi Kürtler çok ziyaret etmek zorunda kalmış ve hak savunucusu olan İsmail Beşikçi'nin oradan çok hakim ve savcı emekli etmiş olması ve bu mahkemenin 2004 yılında demokratik olmadığı gereççesiyle AKP tarafından kaldırılıp 2005te yerine Özel Yetkili Mahkemeler'in açılmış olması, daha sonra görüldü ki bu özel yetkili mahkeme'nin DGM den tek farkı sadece isminin değişmiş olması ve geçimini Kürt bölgesinde sağlaması


Sivas katliamının zaman aşımına uğradığını duyduktan sonra Dönemin başbakanı Tansu Çiller’in “Çok şükür otel dışındaki halkımız bu yangından zarar görmemiştir.” açıklaması ile Tayyip Erdoğan’ın “Milletimiz için, ülkemiz için hayırlı olsun.” gibi bir açıklama yapmış olması ve katliamla ilgili olarak "kırmızı bültenle" arandığı söylenen bir numaralı sanık durumundaki Refah partili meclis üyesi Cafer Erçakmak'ın, Sivas'ta kalp krizi geçirerek öldüğünün ortaya çıkması



Devletin organı olmak istemeyn KESK'in mücadele ruhunu şiddetle kıramayacağını anlayan başbakan'ın tv lere çıkıp doktorlar, öğretmenler na yapıyor ki, bir de aldıkları paraları beğenmiyor" gibi açıklamalar yaparak düşünme yetisini kaybetmiş toplumu gaza getirip bu meslek guruplarını hedef göstermesi ve akabinde ortaya çıkan doktor-öğretmen dövmeleri, bıçaklamaları ve medyayı da bu yönde kullanma mücadelesi ve nedense işi en basit olan memur durumunda bulunan imamların bin 500 tl den fazla olan maaşlarıyla ilgili olarak tık sesinin çıkmaması




Bu liste uzayıp gider. Burada yazanları ben söylemiyorum. Burada yazılanlar George Orwell'ın 1984 isimli romanında fazlasıyla yer alıyor. 1948 yılında yayımlanmış olan bu kitap bu günlere ayna olmuş.