25 Mart 2020 Çarşamba

OLANLARI HATIRLAMIYORUM DEMEMEN İÇİN SEVİŞTİĞİMİZ ODAYA GİZLİ NOTER YERLEŞTİRDİM NOTER HUZURUNDA SEVİŞİYORUZ NE DE RESMİ


A.M.Ü'ye kaygı duruşu

l
saksılara küçük olan parmağım sıkışır her pazar
her pazar çarşıya ineriz bir güzel kelebek
sünnet oluruz.
suça bulaşır dudaklarım üsküdar'da
kar yağarsa burada tatildir mektep
teşekkür ederim bu kadarı kafi sana seyirtirken
öpüştüğüm her kadına bulaşacağından korkarım
içlik giyer de buluşmalara giderim bu sebep.

bir ahtapot uzanır balkonlardan meyvelerimden
korkarım ki şemsiyelerden
çarpışan arabalardan da korkarım.
o prense öptürür kendini niyetini bozar fi
ben cadının elindeki elmayla orucumu açarım.
cadının haraca bağladığı elma üreticileri benden hep korkar ki.

sana sığınırım o zaman
eteğinle burnumu silerim
altımı alma bu tabure çok güzel.
ellerine ne oldu senin biliyor musun?
ben bilmiyorum açıkcası.
kimsenin de bu konuda iş güç sahibi olduğunu sanmam ağrı karnıma.
olmayan fikre saygı duyarız devlet geleneği.
ben katılmadığım görüşe saygı duymam zehra!
katıldığım görüş için kalkamam amuda çünkü.
çünkü hep eşofmanı sökük gittim beden derslerine ben zehra.

gömleğime bir pazar iliştirseniz
ben ona dokuz olurum
dokuza pazartesi.
amcam gelmesin sünnetime zehra kirvemi doğrarım
bu konuda kararım çok kesin bir prostat teşhisi öğrencilere.

-aa amca sen mi geldin?
inan neneme çok kızıyorum seni böyle geç doğurduğu için.

saksılara serçe parmağım sıkışır her pazar
yemek pişirelim zehra konutların odaları bomboş
her pazar göğsünden kalkan trenler çarpışır gül buruşur
ocağın altı niye açık ki sevgilim
şimdi şubat tutuşur.

ll
zehra elmaları
kuştan oltalarla toplardı.

2011

Yarasına Karanfil Üfleyen


Bugün Pazartesi mi? 
kapının, pencerenin durumu
Salıyı gösteriyor.
Edip Cansever.

bahçelerden geliyorum.
bir tek alkollüyken görülen renklerden
ondan tırnakların içi siyahlık.
az önce mutfaktan gelen,
kırılan bardak gürültüsü.
ilk ses
ve ılık
uzun zamandır kıyılarıma vuran.
hoşgeldin! kalabalık..
kalabalık şehirlerden geliyorum
sarılamıyorum kusura bakma
ellerim biraz bulaşık.
kim nerde görmüş beni
narın taneleriyle rakı içerken.
boy sıralarına göre söz verirken onlara.
hurafedir!
hurafedir elleri çocuklara anlatılır.
ya da bir karanfili okşar en güzel yerinden geceleri.
o karanfil ki, en heyecanlı yerimde biter.
kimden geliyorum.
neden serilmez yere döşekler?
somya!
somyaya uzanmış
güzel öpüşen genç bir kadını çekiştirir hayaletler.
karanfil tutmuş avuçlarından koklarım.
kim
ne zaman öpmüş
antik bir korku dudaklarım.



2011

13 Mart 2020 Cuma

Lexi An

olmayacak yerlerinden kırılmışsın saçlarının.
şehirdeki tüm süpermarketlerde yalnızsın.
çirkin bir fahişeyle takılıyormuş bir zamanlar sevdiğin adam.
çok izgünsün.
jönü ne demişti halbuki hatırlasana,
bir zamanlar izlerken çok güldüğün filmin kamera arkasını kaydında;

-memelerin ve penislerin gözü kördür, aşkın değil aslında-

tutku kördür, ten kördür.
tüm baykuşlar ölmüştür.
her gece eski sevgilinle ilgili
kapının arasından atılan pembe bir ispiyon mektubu;
-çok hırpalanmış, spor bir mustang’le ’görülmüştür’.

gecenin en seksi oğlanı açılmamış soğuk bir biradır artık senin için.
için
için
için!
ki piçliği baki kalsın ’havasız’ diye
kabuğunu terk eden inciye.
bir zamanlar taptığın adamın gözleriydi inci, L harfinden terk.
birileri dudaklarından molotof yapıp atmalı seni
çocukları uyuttuktan sonra sevişilen evlere.
canını yakacak şeylere bulaşmalısın
git bir savaşın ortasında anne ol bir kere.
beş parasız bir babamın karşında ’okuldan aidat istiyorlar’ diyen çocuk ol.
ya da meyve-sebze işine gir bu mutsuzluk halinde.
bir kere dürüst ol
canını yakacak oyuncaklar bul o hiç sevmediğin kendine.


iki sevgilinin dudak dudağa girip bir daha hiç çıkmadıkları yerisin ’romanın’
ha bu bir kitap olmuş senin için ha da italya da bir şehir
ne fark eder, ikisinde de yalnızsın.
hep kaburgalarının olmayacak yerlerinden kırılmışsın.
o kadar çok dövmüşsün ki kendini
kocaman, mor bir menekşe gibi duruyorsun kadehlerin arasında.
’yazık yavrum bu kadar içme’ gibi gençlerden hoşlanan
yanardönerli bir cümle oturuyor yan masanda.
herkes sana bakıyor
henüz dövmen bile kurumamış kolunda.
herkes sana bakıyor çünkü terk edilmişsin, sarhoşsun.
gözlerinde sabahın beşi olmuş perdeleri kapalı
yeryüzünde sanki bir tek sen içiyorsun.

senin adın lexi
alevlerin sardığı bir dünyanın tutuşan tek yeri,
ağız kavgasında dilin kırılan kemiği
hayat gibi kirli, ölüm gibi saydam...

çirkin bir fahişeyle takılıyormuş bir zamanlar sevdiğin adam.




2012