25 Mayıs 2012 Cuma

Sessiz Koza Akşamları


"taş kalpli"

"taş kalpli”

diye bağırdı su toprağa.

önünde yakışıklı uçurumlar.
bilek yeşilde bir tonun
elini tuttu kadın,
usulcana.
sarıldı.
sarıldı renkler bir nehrin kırık kollarına;
sessiz koza akşamları.
kadının gölgesinde soluklanan,
gitmekten beri uyumamış,
yorgun kentlere sarıldı.
o kentelerde söylenen oğul türküleri saplandı annelere.
en çok onlara; göl kenarları.


bağıra bağıra düştü sokağın kamburuna gökyüzü:
dağ,
dal,
kal…
duymadılar!
gövdemde soyundu ateş.
iki yana düştü gövdem: vahşi atlar.
sıcak çakıllarda yalın ayak, bir başına,
koştum,
koştum.
“ellerimizden vurmayın bizi” dedim, uzaklara.
"o kadar incinmişiz ki."
güneş gibi batıyordu tuz etimize.
susmuştum.
adına,
geceye.


biliyorsun, hiç bir kitabın arasına sığmayacaktı,
kokmayı dudaklarından öğrenen güller,
biliyorsun, silinmez dünya üzerinden,
içimi paramparça edercesine akan gri şelaleler.
içime serildi fırtına.


gittin
uzaklara.
ta uzaklara.
eylül, kaybettiği misketine ağlayan bir çocuk oldu dilimde.
suyun terini sildi kanayan anneler.
su,
su,
su...
koca bir taş bastı ılık yüreğine.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder