19 Mayıs 2012 Cumartesi

Gövdeyi Yakarak Gidişin D e s t a n ı








Biz birbirine benzer rahim ağzından düşmüş, 
fakat kıçında "farklı" ebelerin tokat izlerini taşıyan çocuklardık. 


güneşin kara yanına tok bu coğrafya apé.
bak nasılda alacaklı bakıyor gözlerine yedi ceddin
ağıtla ıslanmış toprak altında.
dicle'nin fırat'a söylediği türkülerle büyüttük bebelerimizi.
sizin kanlı adlarınız yazıyor,
bebelerin, o körpe alınlarında.
apé biz, biz bu yüreği sığrdıramadık inan,
yeryüzündeki hiçbir dağa.
davamız oluyordu ilk kurtarılan
devletin çıkardığı her yangında!

ne güzeldir bu zamanlarda diyarbakır
batman, tunceli.
şehir bize yasaklı bir kıyamet apé.
nefes buz kesiyor,
her yanımız dağlara itili.

biz canlar, biz:
kendi öz vatanında mülteci!


kimliğimiz sistemin gözünde kemirgen bir asalak
"gel derdini anlat" deniyor da unutuluyor sanırım hep
dilimiz, sevgilinin ellerinde mühürlü bir mektup gibiydi hep.
yasakoğlu yasak!

kimimiz dağda, kimimiz damında
en çok diyarbakır'da linç edildik biz canlar
en çok diyarbakır zindanlarında.


canınız çok mu sıkıldı?

öyleyse gelin vatanı kurtaralım:

bir ödül gecesi düşünün
adına magazin gazetecileri derneği diyin.
yılda 1999 olsun.
ödül almak için sahneye çıkan sanatçı:

"şu anda hazırladığım ve önümüzdeki günlerde yayımlayacağım albümde bir kürtçe şarkı söyleyeceğim ve bu şarkıya bir klip çekeceğim. Aramızda bu klibi yayımlayacak yürekli televizyoncular olduğunu biliyorum, yayımlamazlarsa türkiye halkıyla nasıl hesaplaşacaklarını bilmiyorum."

desin.

geceyi, daha önce altına yattığı erkeklerden biri sanıp
"sünnetsiz pezevenk" diye bağırsın kavaşenin biri.
alkışlayalım o'nu hep birlikte.
çok alkışlayalım ama.
"bize yetmez efendiler bu" deyip bir daha alkışlayalım.
"yıllardır yemekten bıkmadık biz bu milleti" deyip
çatal bıçak fırlatalım sonra
yetmez! eksik kalır bu derseniz
çatal bıçak seti fırlatalım; nede olsa orada herkes devletle eşit güçte.
ağlar belki bazılarınız benim gibi,
henüz on üçünde.

sahnede "kimse padişah değil" diyen bir dansöz oynar.
hadi bir halkı linç edelim orada
nede olsa devletin kürtçe kurslarına,
kürtçe kanallar açmasına yıllar var!

mutlu son: vatanı elbirliğiyle kurtardılar!


oy canlar, biz elimizle yemeye alışmışız derdi, kederi
ne ki şimdi bu çatal bıçak lümpenliği?
üzerimize atılan bombalar ne tez unutulmuş hiç,
yetmezmiş gibi!


apé, gel sen beni dinle
"dinle sevgili ülkem" diyorum, dinle.
herşeyden öte ölümler bize kirve.
toplu mezarlar kardeş bize herşeyden önce.
nasıl da yapışmış puştun yakasına görmüyor musun,
hesap soruyor fırat,
ardından dicle!

gece ağır, memleket boz bulanık bir sis.
menepoz atlar girmiş çayırlarımıza türkiye
bir halkın onuru gövdende hapis.
sürgünler durur,
kan gölü kurur.
çok daha mutlu olur belki paris.


elbet birgün paşa dedikleri de yargılanır apé
elbet birgün yeni anayasalar yazılır
bir mektup yazılır gibi sevgiliye.
kardeş kardeşi kırmaz.
yıllarca orasını burası yırttı sistem: "bu ülkede demokrasi vardır" diye
birgün bu zihniyet adam öldürerek sevilemeyeceğini anlar
seni gerçekten severde demokratikleşirsin türkiye.
sonra hep bir ağızdan biz bağırırız endişelenme:
"yaşasın tam bağımsız demokratik türkiye!"

kimimiz dağda, kimimiz damında
en çok diyarbakır'da linç edildik biz canlar
en çok diyarbakır zindanlarında.

mamafih, bazılarımız var ki kurşuna dizilmiş
hayat denen kanlı sahnenin, alaca karanlığında! 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder