19 Mayıs 2012 Cumartesi

Kesik


Soğuktu. Kuşlar bir bir ölüyordu. Mavisi kendini asmıştı terkedilmiş göğüne. Mavisine ağlayan, onun cenazesine siyahla giden bir gök düşünün. O göğün mutlaka bir anısı vardır. Birkaç kız çocuğu. Biraz sebebi. Şimdi tüm kız çocukları bir sol anahtarına asıyor kendini: Katil şarkılar. El değmemiş ölümlerin kapısını açan şarkılar... Halbuki bir sol anahtarıydı en yakışıklı, en güzel ölümlerin kapısını açan. Ona benzeyip, kendini göğe boyayan şarkılar..

" Elimdeki bu çiçekleri sana en yakın parktan kopardım. 62 den tavşan yaptım sana. Ölümden avcı. Hatırlasana; Ateşli silahların icadına denk geliyordu, seninle girdiğim ateşli sevişmeler.

Üzerimdeki bu siyah giysileri, sana en yakın mağazadan aldım. Gözyaşıyla diktim gözlerini. Kefenden aşk yaptım sana. Gövdemde çilek kokan güverteler.

Yüreğimdeki bu ayrılığı senden aldım. Al bak dedin, çukulata kokuyor. Aldım. Yedim. İçime oturdun. Kandan deniz yaptın bana.

Neydi bu acının ismi; yağmur mu, kar mı? Bir at geçmişti kalbinin üzerinden. Kalbi kırılmıştı; Bedene sığar mı? Soğuktu. Hastaneye benziyordu. Eğilip, sordu; Fazla orto - pediniz var mı? 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder