19 Mayıs 2012 Cumartesi

Edebiyatta Akraba Evliliği: Aklı Sakat Şiir


"Kamil, beynimde filler sikişiyor"



yara ?


eğilip alıyorum,
hiç sevişmemiş bir gelinin rahminden
tesellinin naftalin kokan çeyizini.
“oku”
biraz sezaryan,
göbeksiz doğmuş çokca kan parçasıdır bu.



gece düşmüş yüzüne yüzünün yarısı yanık



sarhoş gepetto, hayata kızgın kızılcık dalı
odundan gelinlik yontuyor masallara.
can veriyor al duvağa katarlar.
“seni hiç sevmiyorum”
dedikçe uzayan yolculuklar.
insanın içini kaldıran bir salya gibi düşüyor nostradamus' un ağzından
ulvi avlulara zaman.
yalanlar...
günahım çok
duam yok.


sesi ilk gördüğün yerde yüzüne tükür


rapunzelin sirokosuna ait şatosunun inşasında çalışan işçinin
hayalleri üzerinden geçiyor sana gelen göçmen ve abus yollar.
beni öptükçe uzuyor saçların.
seni öptükçe burnum.
şato.
bahçesi mor söve dolu şato.
terkedilmiş bir şehirdir aslında o.
büyük gözlü bir kadının ince kolları gibi sarılıyor taşa o bahçede
dikenli sarmaşıklar.
dikenli aşklar..
şato, annesi ölü bir rüzgar gibi esip geçiyor
içi prens repliklerine ait kemiklerle dolu ergastula' dan
tarih sevgilim
kızlığını zengin bir kuyumcuda bozduran tarih
aslında rapunzelin lösemi olduğunu,
hiçbir ölü prensin alnına yazmıyor.


düş erimi


heidi gidelim
haydi gidelim.
bir peter bulalım yemseşil çayırlarda çocukluğunu kaybetmiş bir yetişkin gibi.
onu çok sevelim.
onu yerleşik acılarımıza
onu mahalle baskımıza,
toplumsal tranvalarımıza basalım.


dinlenme testislerime hoş geldiniz


kırmızı başlıklı minibüslerde söylenen
sevda sözlerinden kesilsin bu yolculuk
uzatılan kısa mesefe ücretinden,
uzun bir hayat sirkat etmek gibi su,
gözleri buhar.
burnumun direğine asıyor şimdi kendini sızlayan canlar
hayat zor
hayat pahalı
ama ne olur hiçbir masalda,
huysuz virjin taklidi yapmak zorunda bırakılmasın artık kurtlar.


İdam

kürek – mahkumu

Sevda


gözlerim,
söz sorulmamış
sorgu eylenmemiş
bir sevda mahkumu, ki kelepçeli...
seni gören taraflarına idam,
seni gören yanlarına deniz mili...


bir gazetenin iş ilanı sayfasıyla kaplanmış edebiyat difteri



kanlı bir tarih sayfasına günlük tutuyor genç kızlar.
aşklar yazılıyor oraya.
masallardan bozma aşklar.
ucu doğuyu gösteren paslı bir iğneyle
tutturulmuş bu masal sayfası sana.
kalbine batmışım,
kalbinin üzerinde gül ağlayan bir adam dövmesi gibi.
kafası güzel
elleri güzel bir masal olmuşum.



şapkadan çıkan tavşanın, şapkayı annesi sanması – arz ederiz!


yara,
insanda sonuna kadar açık bırakılmış bir kapıdır.
hayal-i cereyan: sonsuza açılır. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder